28 Mart 2008 Cuma

29 Bölüm Full izle !

Part 1:

Part 2:

Part 3:

Part 4:

Part 5:

Part 6:

Part 7:

29.BÖLÜM ÖZET


Cemilin sürpriz evlenme teklifiyle ayakları yerden kesilen Makbule, mutluluğun keyfini çıkarırken, Saib bey durumu kabullenmenin güçlüğünü yaşamaktadır. Lamia da Cemil�in bunu yaptığına inanamamaktadır.
Cemilin Makbuleyle evlenme kararı herkesin kafasında soru işaretleri oluşturur.
Dedikodu kazanları kaynamaya başlar, meraklı gözler işin aslını öğrenmek için araştırma yapmaya başlarlar.
Öte yandan Saib beyin gelini olacağı için şimdiden havaya giren Makbule ve Lamia arasındaki gerginlik Kemal beyin gözünden kaçmaz.
Lamia, mektuplarıyla doğacak bebeğine içini döker.
Evde gerginlik had safhaya ulaşınca çaresiz kalan Lamia, Suzanın da yönlendirmesiyle Kenan�a gerçeği söylemeye karar verir.



Kalbe Dizisi - 13.Bölüm videoları , Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm albümleri , Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm mp3leri,Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm bedava klip indir, Dudaktan Kalbe Dizisi - 12.Bölüm bedava video indir, Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm bedava video yükle, Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm bedava klip yukle, Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm bedava video yükle, Dudaktan Kalbe Dizisi - 13.Bölüm bedava klip yukle,Dudaktan Kalbe 13.Bölüm,Dudaktan Kalbe 13.bolum,Dudaktan Kalbe bölüm13,Dudaktan Kalbe bolum13,Dudaktan Kalbe 13.Bölüm,Dudaktan Kalbe 13.bolum,Dudaktan Kalbe bölüm13,Dudaktan Kalbe bolum13,Dudaktan Kalbe 13.Bölüm ,Dudaktan Kalbe 13.Bolum,Dudaktan Kalbe 13.Bölüm İzle,Dudaktan Kalbe 13.Bolum İzle,Dudaktan Kalbe 13.Bölümü ,Dudaktan Kalbe 13.Bolumu

13 Mart 2008 Perşembe

Dudaktan Kalbe` yeni bir tartismanin fitilini atesledi


Show TV`nin yeni dizisi `Dudaktan Kalbe` yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Dizide geçen `Aşk dudakta yaşanıyor, kalbe inmiyor` sözüne ünlü isimler farklı yorumlar getirdi Reşat Nuri Güntekin`in ...

Show TV `nin yeni dizisi `Dudaktan Kalbe ` yeni bir tartışmanın fitilini ateşledi. Dizide geçen `Aşk dudakta yaşanıyor, kalbe inmiyor` sözüne ünlü isimler farklı yorumlar getirdi


Reşat Nuri Güntekin `in aynı adlı romanından uyarlanan `Dudaktan Kalbe ` adlı dizi sanat dünyasında ilginç bir tartışmanın da ortaya çıkmasına neden oldu. Sevip güvendiği kadından darbe yedikten sonra .... aşka inancı kalmayan bir adamın hikayesinin anlatıldığı dizideki kahramanının `Aşk dudakta yaşanıyor, kalbe inmiyor` sözü şarkıcılar arasında farklı yorumlara neden oldu. İşte `Aşk günümüzde kalpte mi yoksa sadece dudakta mı yaşanıyor?` sorusuna ünlü isimlerin verdiği cevaplar :



İpek Tuzcuoğlu - Günübirlik ilişkilerle kirletiliyor


Aşk kalpte yaşanır ve insanın tüm benliğini sarar. İnsanlar aşkın kutsallığını günübirlik ilişkilerle bozup, aşkın adını kirletiyorlar. Bu aşk değil sadece ihtiyaç gidermektir. Şu da bir gerçek ki aşk artık romanlarda ve filmlerde kaldı. Bunu sadece kadına bağlamak yanlış. Bu iki tarafın ahlak anlaşıyla alakalıdır.


Ayça İnci

- Türk filmi gibi olmalı


Ben aşkımı eski Türk filmlerindeki gibi, tüm kalbimle yaşıyorum. Aşkı kutsal görüyorum ve kimsenin de hafifletmemesi gerektiğini düşünüyorum.


Helin Avşar - Kalpte olmazsa sahtedir


Bu sorunun cevabı insana göre değişir. Ben aşkımı kalpte yaşıyorum. Ama herkesin aşkı dudakta değil kalpte yaşamasını isterdim. Aşk kalpte yaşanmazsa zaten aşk olmaz.


Ebru Destan - Aşkı ucuzlaştıran maalesef kadınlar


Aşktan yara alan insanın olaya bakış açısı değişince o da yaralamaya başlıyor. Ben aşkın dudaktan başlayıp kalbe indiğini ve orada daha da büyüdüğüne inanıyorum. Günümüzde insanlar aşkla gecelik birliktelikleri birbirine karıştırıyorlar. Aşkı bu kadar ucuzlaştıran maalesef benim hemcinslerim. Gecelik ilişkilerin fitilini de ateşleyen kadın.


Özlem UÇAR

Dizinin Kitaptaki Hikayesi

Dizinin Kitap'taki Hikayesi


Kitapta kemanist olan Kenan’ın yaşadığı aşklar ve bu aşkların kendi iç dünyasında uyandırdığı bazı duygulardan bahsediliyor.Sadece Kenanın değil aşk yaşadıgı bayanlardan da uzun uzun bahsediliyor.Aşkın kişilerin duygu ve düşüncelerinde nekadar etkili oldugunu kendisine bu kitap ana fikir olarak almış.

Kitabımızın kahramanı Kenan hayata tamamen bahtsız olarak başlayan ve cevresindeki birçok çocuktan farklı karaktere sahip bir şahsiyettir.Onun şanssızlığı annesinin ;ailesinin bütün baskılarına karşın; etrafınca serseri olarak nitelendirilen bir adamla evlenmesiyle başlamıştır.

Kenan’ın annesi tarafı aslında zengin olarak nitelendirilebilecek bir ailedir.Annesinin ,babasıyla evlenmesinin ardından anne tarafı onu mal varlığından men etmiştir.

Zaten bu durum da ilerde onara problem teşkil edecek bir durum olacaktır.Zaman ilerler ve Kenan’ın babası marifetini gösterir ve hapishaneye düşer.Artık Kenan ve ailesi tarafından dışlanmış olan annesi Melek Hanım yalnızlardır.Artık geçim sıkıntısı baş göstermiş daha doğrusu iyice artmış durumdadır.Yapacak birşeyin kalmadığını anlayan annesi ailesinden yardım ister .Ancak ailesinin de durumu eskisi gibi pek parlak değildir.

Lakin annesinin ağabeyi Saip Paşa’nın durumu iyi denilebilecek seviyededir.Ve ağabeyi onları yanına kabul eder.Ama bunun anlamı onları şevkatle değil bilakis kan bağından dolayı kabul etmiştir.

Ona göre Kenan en geç üç seneye kadar babasıyla aynı akıbeti paylaşacaktır.Onu tamamen hor görmekte hatta zaman zaman hırsızlıkla itham etmektedir.Bu durum karşısında Kenan’ın annesi mecburiyetten başı önde acılı yüreği kor içinde her geçen gün daha da eriyip gitmektedir.Kenan bu süre zarfında da keman dersleri alıyordur.Elbette bu keman dersleri öylesine parasız bir kurstur ama bu basit kurs ondaki cevherin açıga çıkması için yeterli olacaktır.

Dayısı her duruma olduğu gibi bu duruma da itiraz ederek ona mani olmaya çalışır. Ama onaki istek ve şevk onun geleceğin en başarılı vizörü yapacaktır. Dayısı onu kendince kurtarmak için İstanbul’a mühendis mektebine göndermeye karar verir ve biçare Kenan bu durum karşısında boynunu eğmekten öteye gidemez.

Kenan Bozyakayı terk ederken bir de masumane çocukluk sevdasını ,Leyla’yı bırakır. Leyla onun için umutsuz bir sevdadır çünkü; Kenan’a göre onlar ayrı dünyaların insanları idiler.Zaten bu aşkı onu en az etkileyenlerden idi.Bozyakada yani dayısı ile oturduğu bu kasabada onunla arkadaşlık edenlerden birisi de Şem’i Dede idi . Gerçektende dede denebilecek yaşta bir adamdı.Ama Kenan ile anlaşabilecek kadar da genç bir adamdır . Aslına bakılırsa Kenan öyle deli dolu bir delikanlı değildi.

Zaman akıp gitmiş Kenan mektebi bitirmiş ve İstanbul’da kendisine bir ev tutmuştur. Artık İzmir’e de gitmek istemektedir. Zaten annesi Melek Hanım kızını evlendirmiş onların yanına gitmiştir.Birsüre sonra Kenan annesine Avrupa’ya bi arkadaşının yanına gideceğini söyler ve annesi Kenan’a tek mal varlığı olan Kemeraltı’ndaki dükkanlarını satarak para verir.

Kenan Avrupa’dan dayısının tahmini üzere kısa süre sonra değil uzunca bir sürenin ardından ve dünyanın en saygın kemanistlerinden birisi olarak döner.Artık dayısı onu yerlere göklere sığdıramamaktadır.Ve Kenan Avrupa’dan döner dönmez onu yanına çağırır.Artık o kötü, buhranlı donem sona ermiştir.O artık Bozyakanın iftihar ettiği bir genç olmuştur.

Artık yeni aşkların zamanı gelmiştir.Cavidan isminde komşuları Mimur Bey’in sayesinde tanıstıklarıbir kız vardır.Cavidan bir prensestir ama Kenan da artık dünyaca ünlü bir sanatçıdır yani birbirlerine uygundurlar.Bu sırada Kenan ,Nimet Hanım ıle tanışır ve zamanla bu olay aşka dönüşür.Kenan bu durumdan hem memnun hemde bi okadar rahatsızdır, zira artık o Cavidan ile nişanlı sayılmaktadırlar.

Buluşmalarında Hikmet Hanım yanında sürekli olarak bi kız çocuğuyla gelmektedir.Kenan bu durumdan rahatsızlık duymakta ancak Hikmet Hanıma göre ise bu kız buluşmaları için bir araçtır.Çünkü dışarıdan tepki çekmemeleri gerekmektedir.Zira Nimet Hanım evlidir. Bu çocuğun adı Lamia’dır.

Bu kız çocuğuna Kınalı Yapıncak demektedirler.Lamia onların aralarındaki aşktan haberdardır ancak onlara dahi bu durumu belli etmemektedir.Sarı saçlı bu guzel kız akrabalarının yanında ,onların çocuklarına dadılık yaparak hayatını geçiren ve ailesini kaybetmiştir. Bunları öğrenen Kenan artık bu kıza acımaya başlamıştır.

İleride bütün kalbiyle bağlanacağı kıza o zamanlarda böylesine bir duygu beslemektedir.Tabiki Kenan’la Kınalı yapıncağın Nimet Ablasının arasındaki aşkta son bulur . Bu dönem zarfında Lamia ile Kenan arasında da bir yakınlaşma başlamıştır.

Musiki hastası ve her denileni koşulsuz kabul eden bu kız ile bizim çapkın ve kendi iç dünyasında boğuşup ,neyin doğru neyin yanlış olduğunu anlamaya çalışan kemanistimiz arasında bir aşk başlamıştır.Bu aşkın bir meyvesi olarakta bir çocuk olmuştur ,yanlız Lamiadan başka kimse bu çocuğun kinden olduğunu bilmemektedir.

Kenan bu sürede evlenmiş ve Cavidan ile yaşamaya başlamıştır. Kenan Lamia kadar Cavidanı da seviyor ve onun aşkına saygı göstermektedir.Bu çocuk olayı ortalığı karıştırır. Yanında kaldığı akrabaları onu Kütahya’ya gönderir.orada akrabalarının yanında kalır . ancak o artık lekeli sayılmaktadır.Evde de genç kızı aksilikler bırakmamaktadır.Eniştesi Rasih Bey ve karısı Mahmure’İn iyiliği ve onların sadeti için Mahmure’nin sevdalısını kendi sevdalısı gibi gösterir.Artık o gerçektende lekelidir.

Herşey burada bitmez,Rasih Bey Lamia’ya göz koyar.Evde kimsenin olmadığı bir gün üzerine atlayan eniştesini öldürür.Ancak ceza almaz . Artık o evde de kalamayacağı için akrabaları onu İmam Hakkı Efendi’nin yanına verirler.Bu arada bazı kısmetleride çıkmaya başlamıştır ve Kütahya’ya gelirken trende gördüğü ve daha sonra karşı komşuları olan Binbaşı Kemal ile evlenir.

Tabiki Lamia halen ilk aşkı Kenan’I sevmektedir lakin bu durumlara dayanamamıştır.Kemal Beyle mutlu günler geçiren Lamia’nın mutlu hayatı ,Kemal Bey’in İstanbul’dan gelen akrabası ve Kenan’ın arkadaşı olduğunu öğrendiği Vedat’la yeniden bozulur.Çünkü adları aşığa çıkar.Bu durumda Kemal Bey ,Lamia’yı boşar.

Bu arada Kenan ile Cavidan’ın evlilikleri devam etmektedir.Ancak Kenan ,Kınalı Yapıncağını unutamamaktadırve aralarındaki evlilik bir gün Lamia’yı , Vedat’ın muayenehanesinde görünce sona erer.Bu arada Kenan annesini de kaybetmiştir.Artık eser veremeyecek kadar hayattan sıkılmıştır.Bu buhranın içinden onu yine kurtaracak olanı Lamia olarak görür.Ancak Lamia artık eskisi gibi değildir.O da hayattan sıkılmıştır ,tek tutunacağı dalı çocuğu Mebrure kalmıştır.Artık hiçbirşey eskisi gibi değildir ve olmayacaktır da.

Kenan’ın dediği gibi onlar için artık ’günlerin güneşi gibi gecenin mehtabı da sonuk, cansız, yürek üzücü…’.

Kalbe Dizisi - 10.Bölüm videoları , Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm albümleri , Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm mp3leri,Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm bedava klip indir, Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm bedava video indir, Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm bedava video yükle, Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm bedava klip yukle, Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm bedava video yükle, Dudaktan Kalbe Dizisi - 10.Bölüm bedava klip yukle,Dudaktan Kalbe 10.Bölüm,Dudaktan Kalbe 10.bolum,Dudaktan Kalbe bölüm10,Dudaktan Kalbe bolum10,Dudaktan Kalbe 10.Bölüm,Dudaktan Kalbe 10.bolum,Dudaktan Kalbe bölüm10,Dudaktan Kalbe bolum10,Dudaktan Kalbe 10.Bölüm ,Dudaktan Kalbe 10.Bolum,Dudaktan Kalbe 10.Bölüm İzle,Dudaktan Kalbe 10.Bolum İzle,Dudaktan Kalbe 10.Bölümü ,Dudaktan Kalbe 10.Bolumu

Burak Hakki Roportaj



Eğitimini aldığı ekonometriyi sıkıcı bularak mankenliğe başlayan Burak Hakkı 1994 yılında Best Model seçildi. 'Zehirli Çiçek', 'Günah', 'Kırık Ayna', 'Gurbet Kadını', 'Yeniden Çalıkuşu', 'Kaybolan Yıllar' gibi dizilerde rol alan Hakkı, şimdi 'Dudaktan Kalbe' dizisinde oynuyor. Son dönemde 'O Kadın' ve 'Semum' adlı sinema filmleri ile de seyircinin karşısına çıkan Hakkı ile oyunculuğu, sinemayı ve geçen ay doğan bebeği Rüzgar'ı konuştuk.....

* Babalık nasıl bir duygu?
Hakikaten yaşamak gerekiyormuş. İnanılmaz bir şey. Bu duyguyu tarif etmek için yeterli kelime yok. Baba olan bilir.

* Hiç, 'Keşke çok daha önce baba olsaydım' dediniz mi?
Demem mi? Tabii ki dedim. Keşke evlenir evlenmez çocuğumuz olsaydı. Şimdiye dek 2-3 tane yapardık.

* Belki bundan sonra yaparsınız...
Evet. İkinci çocuğumuz olursa adını Deniz koymayı düşünüyorum.

* Bebeğinizin ismi Rüzgar. Kim koydu bebeğin adını?
Sema koydu. Kız da olsa, erkekte olsa Rüzgar olmasını istedi.

* Sema Şimşek ile 2001 yılından beri evlisiniz. Podyumların örnek çifti olarak gösteriliyorsunuz. Baba olmak için neden yedi sene beklediniz?
İkimiz de çalışıyoruz. Çalışmaktan fırsat bulamadık. Örneğin geçen gün bebeğin aylık rutin kontrolü vardı ama ben gidemedim. Onun için çocuk öncesi bir hazırlık gerekiyor. Diyorum ki keşke boş vaktim olsa tüm zamanımı bebeğimizle geçirsek. Ama planlayamadık işte...

AKVARYUMLARIMI KALDIRDIM

* Rüzgar doğduktan sonra sizin hayatınızda neler değişti?
Hayatımın önceliği oğlum oldu. Rüzgar'ı bazen sete de götürüyoruz. Oyuncu arkadaşlar "Senin yüzünde bir değişiklik oldu, farklı bakıyorsun" diyor. Gerçekten öyle oldu. İlk kez böyle bir duygu yaşıyorum. Hayata ve çocuklara bakış açım değişti. Hepsine birer melek gibi bakıyorum.

* Nasıl bir babasınız?
Kendimi ilgili hissediyorum. Altını bile değiştiriyorum. Çocuğun tamamen bize muhtaç olması beni çok etkiledi. Kendi kendine dönemiyor; benim dokunduğumu anlıyor, gülücük atıyor. Üç tane akvaryumum vardı. Bebekten sonra onları kaldırdım. Çünkü suyun içinde canlı yaşatmak için bakteri üretmek zorundasınız. Bunun da bebeğe zararlı olabileceğini biliyorum. O yüzden çok sevdiğim akvaryumlarımı kaldırdım.

* Bilinçli bir baba mısınız?
Rüzgar için her şeyden vazgeçebilirim. Önemli olan onun sağlıklı bir gelişim süreci yaşaması. Biz de kendimiz bu konuda eğitiyoruz. Kitaplar okuyoruz. Yeni bir tecrübe bizim için.

* Rüzgar doğduktan sonra sizi şaşırtan ya da duygulandıran anlar oldu mu?
Beni en çok şaşırtan, daha üç günlükken rüya görmesi oldu. Rüyasında gülüp ağlayabiliyordu, nefes alışverişi değişiyor. Üç günlük bebek rüyasında ne görür? Bir de annesi emzirdiği zaman çok güzel. O çok özel bir an çünkü.

* Çocuk sizin eşinizle aranızdaki ilişkiyi nasıl etkiler ya da etkiledi mi?
Bence olumlu etkiler. Bir problem olacağını sanmıyorum. Biz zaten Sema'yla çok iyi anlaşıyoruz. Evlendiğimizden beri birbirimize sesimizi dahi yükseltmedik. Sema mükemmel bir anne oldu. O da değişti. Ailemiz genişledi. Bu mutluluğu ilk defa yaşıyoruz.

İSTANBUL'DA GÜVENDE DEĞİLİM

* Rüzgar için gelecek endişesi taşıyor musunuz? Nasıl değerlendiriyorsunuz içinde bulunduğumuz durumu?
Onun için her şeyi yapabilirim. O ayrı bir şey ama Türkiye'de çok eksik var. Özellikle İstanbul yaşanmaz hale geldi. İşim burada olmasa eşimi de razı edersem İstanbul dışında güneyde bir yerde yaşamak isterim açıkçası. Çünkü burada kaos, trafik, hırsızlık, olay çok. Hiçbirinin önüne geçilemiyor. Suç oranı çok yüksek bir şehirde yaşıyoruz. Kendimi çok fazla güvende hissetmiyorum.

* Kaygılı mısınız?
80-90'lardaki düşünce yapısına geri dönüyoruz. Hatta daha muhafazakar ve daha fanatik olmaya doğru gidiyoruz. Ülkemizi kargaşaya götüren çatışmalardan uzak durmaya çalışmalıyız. Ama benim birey olarak yapacağım bir şey yok, bir oyum var sadece.

ARTIK HER ROLÜ OYNAYABİLİRİM

* Siz ekonometri eğitimi alıp, manken olup sonra da oyunculuğa geçip başarılı olan ender isimlerdensiniz. Siz bu kararları alırken, ailenizin tepkisi nasıl oldu?
Oyuncu olacağımı bilseydim ve sekiz sene okul yerine oyunculuğun eğitimini alsaydım. Şu an çok farklı yerlerde olurdum. Ancak, okulda geçen sekiz sene de bana farklı tecrübeler kazandırdı. 'Boşuna okumuşum' demedim hiç bir zaman. Benim ailem bana baskı kurmadı, benim tercihlerime saygı duydu.

* Oyunculuk anlamında kendinizi nerede görüyorsunuz?
Kendimi kısa sürede geliştirdiğime inanıyorum. Yaptığım eski işleri izlediğimde dersler çıkartıyorum. Acemi olduğumu, o anki kapasitemin o kadar olduğunu görüyorum. Fakat özellikle son iki senedir yer aldığım projelerin bana çok olumlu etkisi oldu. Artık her rolü oynayabileceğime inanıyorum.

* Son oynadığınız filmleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
'O Kadın' inandığım bir projeydi ama beklenen gişeyi yapamadı. Pişmanlık duymuyorum. Deneyseldi. Seyirciye farklı geldiği için pek rağbet görmedi. Alıştırmak kolay değil. 'Semum' da daha iyi olabilirdi. Yaratığı beğendim ama genel olarak grafik animasyonlarını beğenmedim. Çünkü sonlara doğru çok fazla animasyon kullanılmış. Belli süre sonra çizgi film gibi oluyor. Yönetmen Karacadağ'a film çekilirken de söyledim, "Hocam bu yaratığı bu kadar göstermeyelim" diye. Bu etkiyi sadece oyuncularla da yaratabilirdik. Ama benim için iyi bir tecrübe oldu.

EXORCIST'E BENZEYEN SAHNELER

* Korku filmlerini sevmediğiniz halde bir korku filminde oynadınız. Neden böyle bir tarzda oynama gereği duydunuz?
Tecrübe olsun diye oynadım. Korku filminde gördükleri için beni yadırgayanlar oldu. Halbuki ben kendimi geliştirmek için oynadım. Yönetmen Hasan Karacadağ bu filmi japon sinemasında kullanılan tekniklerle çekeceğini söyledi. Ben daha önce belli başlı formatların dışına çıkmadığım için onun söylediği çekim tekniği bana çok cazip geldi. Bir daha böyle bir fırsat yakalayamayacağımı düşündüm ve kabul ettim. Bunun bana kesinlikle artı kazandırdığını düşünüyorum.

* 'Semum'un yabancı filmleri taklit ettiği söylendi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
'Semum'u 20 farklı filme benzetmişler, "20 filmin alıntısı gibi" diyorlar. Öyle de olabilir, çünkü daha önce korku filmi izlemediğim için ben tam bilmiyorum ama Exorcist'e benzeyen sahneler olduğunu gördüm. Ancak, şeytan çarpması gibi vakalarda hep aynı şeyler olur. Onu da başka türlü göstermezsin. Bu tarz filmlerde çekilen sahneler bellidir. O yüzden bu konuda fazla eleştirmek yanlış olur. İyi bir film olduğuna inanıyorum ama dediğim gibi, keşke çok fazla grafik animasyon kullanılmasaydı...
Dudaktan Kalbe Dizisi - 28.Bölüm videoları , Dudaktan Kalbe Dizisi - 28.Bölüm albüml